Kırmızı lahananın faydalı özellikleri

Lahana, vücudumuz için vitaminler, eser elementler ve diğer faydalı maddelerle besleyen doğal kaynaklardan biridir. Ayrıca şefin maharetli eli ile hazırlanırsa lezzetli olabilir. Çocuklar olarak, ilk lahana hasadının cips veya tohum yerine tatlı çıtır yapraklarını mutlu bir şekilde çiğnedik. MÖ 4000 yıllarında kültür bitkisi olarak yetiştirmeye başladılar ve bugün görünüm, tat ve faydalı özellikler bakımından farklılık gösteren birkaç çeşidimiz var.

Kırmızı lahana erkenci çeşitlere sahip değildir. Geç olgunlaşır ve bu nedenle daha rijit bir yapıya sahiptir. Antik çağlardan beri lahana ilaç olarak kullanılmıştır. O zamanlar insanlar, eczaneye gidip "kafadan bir şey" satın almadan, bitkisel ilaçlar hakkında pratik bilgiye sahipti.

Kırmızı lahana, yakın akrabası gibi, şeker hastalığı, aşırı kilolu ve ayrıca mide, bağırsak ve diğer organ ve sistemlerin çeşitli bozuklukları olan kişilerin diyetini düzeltmek için kullanılan çok fazla lif içerir. Lahana yapraklarında kalsiyum, demir, fosfor ve diğer birçok eser elementin yanı sıra faydalı laktik asit bulunur.

Kırmızı lahana, bu bitkinin diğer türlerine göre bazı avantajlara sahiptir. Hücrelerin yaşamında aktif olarak yer alan en fazla selenyumu içerir. Mor ve menekşe rengini, kan damarlarını güçlendiren ve lösemiyi önleyen bir madde olan antosiyanin verir.

Kırmızı lahananın faydalı özellikleri, tansiyonu düşürmek için onu vazgeçilmez kılmaktadır. Fitokidlerin yüksek içeriği nedeniyle, vücudun tüberkül basillerinin gelişimini önlemesine yardımcı olacaktır. Kronik bronşit tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Bu çeşidi çeşitli kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ve sadece masanızdaki çeşitli sağlıklı yiyecek seçenekleri için yiyin.

Maratana avatarı

Bir yerde, düzenli olarak kırmızı lahana tüketen kadınların, içindeki antioksidan glukozinolat nedeniyle meme kanserine yakalanma olasılığının %50 daha az olduğunu okumuştum. Acaba bu doğru mu?

Maratana avatarı

Bir yerde, düzenli olarak kırmızı lahana tüketen kadınların, içindeki antioksidan glukozinolat nedeniyle meme kanserine yakalanma olasılığının %50 daha az olduğunu okumuştum. Acaba bu doğru mu?